ΠΟΙΗΣΗ ΣΤΗΝ ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ
POÉSIE EN LANGUE TURQUE
TÜRK DİLİNDE ŞİİRLER
Yaşadığımız hayatın ayrıntılarını farkettikçe bize ait olan değerler
kaybolmaz. Geçip gitseler de bir gün yine dönerler. Bizleri ayakta tutan
bu dostluk dengeleri hayatımızı değiştirir, uyandırır, dönüştürür ve
geçmiş anıların merkezine doğru çeker.
Hayatın bu ani geri dönüşleri bizler için bir çıkış kapısı sayılır...
İstanbul Sana Hâlâ Bakar
Şu İki Gözüm Çocuk Çocuk
Bir tutam
çörekotunun sinen kokusu
geçmiş yılbaşılarına taşıtır beni
ve geriye getirir tüm mazilerimi
kıyıya vurması gibi denizin.
Ayakta duran tek şey
şu iki avare kumrundur Mesut pencerende sevişen.
İstanbul
sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
Her gece bir suskunluk örter özlemle dolu sokaklarını
ve dağıtır sessizliğini birden ayarsız adımların.
Sana özenerek çocuk gibi başlarım
dört mevsim, dolu dolu ilk onsekiz yıllarını.
İstanbul
sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
Kim anlatır gözyaşlarla gürleyen seslere seni kim?
Kim adını anar özlemle yüreğim değilse?
Çok tuhaf zamanlardı, o bitmez hüzün dolu demli çaylarımız
ve kopacak bir dal gibi sallanırdı
Boğaz Boğaz esen birikmiş hırslı öfkelerin...
İstanbul
sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
Hangi yıl, hangi tahripkâr Eylüldü
Sirkeci garındaki sığınmış uzun yolculukların?
Hiç olmadı tenkillerde saklanılacak
yarım metre kadar sakin bir yer...
Ve binlerce gece uzunluğunda
meczup ve talihsiz ayrılıklar edindin kendine.
Yalnız ben bilirim şu yıllar sevgisiyle
uğruna sıkıntı çektiğim ezici ve haksız davranışlarını! ...
İstanbul sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
Sen hatırlamazsın elliyedi yılın
yağmur gibi yağan sessiz ağırlığını
ve yıllar sonra esrik bir şiir eşliğinde bana ellerimle yazdırttığın,
hayat acılarımdan sızan mısralarımı! ...
Hangi tarihini anlatacağım evladıma, hangi efsaneni?
Senden kalan derin bir kıyamettir köklerinden ayrıldığım!
İstanbul sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
Denizlerinde Kanlıca ekspresidir
yüzen beyaz kuyruklu yıldız.
Sağa sola koşanlar, esnaf seyyar satıcılardır
Mısırçarşıdaki serin şerbetler âlemin.
Kimliği belirsiz ürkek Paskalya mumlarıdır
suskun ve ağır ağır inen Tarlabaşı adımların...
İstanbul
sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
Şuranda, yetmişüçte zayıf titrek ellerimden
beyaz bir gül düşmüstü,
gökmavisi bir uyku gibi ansızın suya
ve dağılmıştı içimden, gitmişti gidebildiği gibi uzaklara.
Hangi gün, hangi akşamdı?
Unuttum, önüme, arkama ve düşmemelere baka baka...
Hatırlarmı şimdi beni caddeler, dar sokaklar?
Eğri büğrü, sessiz Rum kaldırımlar,
sahipsiz pencereler, kapılar?
Hatırlarmı Tepebaşı, Salacak, Galata köprüsü, Kuzkuncuk,
Büyükadadaki Maden, Çınar ve Kumsal?
İstanbul
sana hâlâ bakar şu iki gözüm çocuk çocuk...
İoannis Bozikis - Bir âfet gibi (Atina-2012) / Copyright
Bu şiir, 28.09.2020 tarihinde Edebiyatla com sitesinde günün şiiri seçilmiştir.
İstanbul'um
( İstin Poli'm )
Seni her gittiğim yere
beraberimde götürürüm.
Kalbimde kayıp bir aşk gibisin.
Milattan önce 667'de başlayan
ve günlerimize kadar uzanan
zengin ve büyüleyici tarihi değerin,
benim için çok önemlidir.
Göğsümde kazılmış
derin bir inanç gibidir.
Sen, benim hem güneşim
hem de sevdiğim ayımsın,
parlayan yıldızımsın.
En hüzünlü şarkımsın
ve de çılgın sevincimsin.
Doğmayı ve ölmeyi
tekrar ve tekrar,
sessiz sedasız deneyeceğim
en güzel ve en ilham veren
görkemli Şehir'sin...
Biricik İstanbul'um...
Unutulmaz İstin Poli'm,
Konstantiniyye'm...
Mutluluk Kapısı Dersaadet'im,
taşı toprağı altın,
Konstantinopolis'im, Seni...
İoannis
Bozikis
Bir Âfet
Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Yüzyıl Gibi
Bu dünyaya geldim
Allah bilir niye,
Kör oldum görmedim
Yalan duya diye.
Elli gelmiş gider
Esen bir yel gibi,
Canım uçar tezer
Soluk bir gül gibi.
Düşle ömrüm bitti,
Bilmez oldum beni,
Evren döndü gitti,
Çok ağlattı beni.
Eren oldum yazdım
Dilim âşık cevher,
İsa oldum çıktım
Göğe bir münevver.
İçtim her bilgiyi
İçi çeşme zehir,
Yeldim bu dünyayı
Dışı çirkin tefsir.
Zaman büktü bellim
Her şey bir gün gider,
Olan olmuş derim
Yüz yıl gibi geçer.
Yarın bırak fâni
Şeytan olsun lânet,
Belki ölür YANİ,
Belki ölmez elbet.
Bozikis Ioannis (Atina-2005)
ISBN:960-630-777-8
Bir bitmeyendir yaşanmayan, boşa giden ve umutları yarım kalan hayatlar. Lanetler olsun, bu kötülükleri, ırkların, dinlerin, barbar faşizmlerin, şerefsiz adaletlerin, kör demokrasilerin ve yanlış hürriyetlerin ve barışların adına yapanlara.
Afedersiniz Kardeşlerim
Sen, kardeşim,
yoksunlukların,
yuvasızlıkların
acıklı ve kabuslu
kucaklaşmalarında,
zayıf vücudunla...
Seni sevinçli,
şiir gözlü kız, seni.
Masumiyetinin gülüşünü
cennet mekânından
çalan caniler için...
Seni damgalanmış,
mühürlenmiş,
mütemadiyen
rahatsız edilen
ve zorla gece pazarlarında
ve kaldırımlarında sürüklenen...
Sen, uzaklıkların,
sebepsiz savaşların
ve acımasız özlemlerin
göçmen kızı...
Silah tüccarlarının
oyunları için
acılar ve pişmanlıklar içinde
terk-i evtâna
mecbur edilmiş yetim...
Sen, sönmüş gece ışıklarında
farkedilmiyen kum tanesi
ve daima elini uzatan
ve çöplerimin artıklarını
toplayan fakir
ve sahipsiz yoksul...
Sokaklarımızda dolaşıyorsun.
Ve sadakalarım
ve bahanelerim
bütünlüğünü kirletiyor,
kişiliğini pisletiyor...
Gençlik ışıklarında,
neşe ışıklarında,
yasak aşk ışıklarında
tövbesiz aşırı isteklerimizi
kabullenen, sen...
Fuhuşa zorla sürülen
ve henüz on yaşına
basmış çocuk kız...
Namus ve şerefini
feda eden,
esrar ve eroin için
bir kaç Euro'ya
vücud organlarını
satan genç.
Yollarımız asla kesişmiyor
ve hiç kesişmiyecek...
Gözlerimiz de bir türlü buluşamıyor
ve hiç de buluşamıyacak...
Yanlışlıklarımızla
ve yanlışlıklarınla gelişen
ve yoksunluğunla
ve yuvasızlığınla beslenen
sıcacık ve güzel döşenmiş
evlerimizde
sen hiç yoksun
ve olamazsın...
Siz hiç yoksunuz artık
ve olamazsınız...
Afedersin kardeşim...
Afedersiniz kardeşlerim...
İoannis
Bozikis
Bir Âfet
Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Siz hep affedin.
Böylece daha fazlasını yapmak için
cesaretlendireceksiniz beni!
Bağışla Bizi
Küçük Afrikalı zenci kardeş,
bağışla bizi.
Senin açlık anında
biz bol ekmekle
karınlarımızı doyuruyoruz.
Sen susuz kaldığında,
biz temiz su içiyoruz.
Biz zihinlerimizi
kitaplarla geliştirirken,
sen okulsuz büyüyorsun.
Sen ızdırap çektiğinde,
biz tatlı tatlı hayatlar yaşıyoruz.
Biz, öyle umursuz,
gönül rahatlığımızı sürdürürken
ve iç huzurumuzu korurken,
sen, kuraklılar içinde
meleklerle çekişip uğraşıyorsun,
cinlerle umutsuzca savaşıyorsun.
İoannis Bozikis - Bir âfet gibi
(Atina-2012) Copyright
Bu şiir, 30.10.2020 tarihinde Edebiyatla com sitesinde günün şiiri seçilmiştir.
Bu azgın dünyada maalesef herkes payına düşeni gönül ferahlığı ile taşımalıdır. Göklerdeki tanrılar bize ait olanları ve bütün kurban vergilerini, bizler de umutsuz budalalar gibi, güzelliklerle birlikte, yıllar yılı tanrılardan çektiklerimizi ve çekeceklerimizi.
Sur mes cahiers d'écolier
Sur mon pupitre et les arbres
Sur le sable, sur la neige
J'écris ton nom « Liberté »
Paul Éluard
Hürriyet Kuşu
Yorulmaz
güzel ve gizemli kuşum,
hep ışıklarda görünmez uçarsın,
sessizce karanlık gecelere
akar nüfuz edersin,
hiçbir şey istemezsin,
sadece cesareti ötersin.
Yalnız ve tükenmez
çıplak kuşum,
sopa ile zalimler
seni kovsalar da,
sen gururla onların arzularına
itaat etmezsin,
hiçbir şey istemezsin,
hep aynı sonsuz hürriyetlerin
şarkısını söylersin.
Korkusuz,
ve sabır dolu
şeker kuşum,
tüm köleliklerin ağırlığını
gümüş kanatlarında taşırsın,
bir uzun beyaz bulut gibi
yeryüzünden
ağır ağır uçar geçersin,
hiçbir şey istemezsin,
yalnız özgürlüğü haykırırsın...
İoannis Bozikis
Bir Afet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Adaletsizliği suçluyorum
çünkü bana acı çektiriyor.
Rakibim ise onu mütemadiyen övüyor!
Çığlık
Ayrılmaz sessizliğim,
utangaç ve kırılmış kalbim
kederle baş aşağı
ıssız ve sakin bir köşede
usulcacık oturup kıvrılmışsınız.
Konuşmak ve bağırmak için
henüz zamanınız gelmedi mi?
Her şey yumruk yumruk
midemde birikmiş,
kusmayı bekleyen kelimeler
ve cümleler yoğunlaşmış...
Öyle doludur ki içim!
Öyle üzgündür ki kalbim!
Karanlıklar içinde
sürünen talihsiz vücudum,
sen, nasıl oldun da
bütün bunlara katlandın?
Seni kıvranmış, kırbaçlanmış
ve yıpranmış sessizliğim,
içindeki birikmişleri dökmek,
yıkmak, kırmak, kesmek
ve toz haline dönüştürmek için
çok geç kaldığını sanmıyor musun?
Bırak artık, şu sessiz ağlamalarını
ve sönmüş dopdolu çığlıklarını!
Öfkeleneceksen, öfkelen!
Bağıracaksan, bağır!
Ve sakın bu kahır yüklü
çağrının duruşundan
üzülenleri hiç umursama...
Zehirli seslerine
ve tersine gelen dünyaya
aldırış bile etme.
Hayat sandığın kadar
meleksi değil.
Hatta sana karşı
nazik ve sevecen de değil.
Öte yandan kümelenmiş
boş ve gerçekçi evren de
seni koruduğunu sanma sakın.
Dağlardan inen bir rüzgar,
ve bir intikam ateşi gibi,
hiç yoktan saklanan öfkeni çıkar.
Çık, bağır, bağırabildiğin kadar!
Çığlık at, çığlık atabildiğin kadar!
Belki çevrendeki bulutlar
çözülür ve kaybolur bir gün...
Sessiz ve sedasız
kıvranan ürkek kalbim,
hep dudağımı örseleyen sonsuz çığlık,
elbet olumlu bir sabah,
şu kelepir ve küçük pencerenden
estetik bir mübarek doğu
alışılmadık bir gerçekle gözüküverir.
Öncesiz ve sonrasız
bilinmez kör zamanlarda,
yalnız şu son sözlerimi iyice hatırla!
Senin de, herkes gibi,
her gün ve her an
güneşin sevdasına sarılmaya
ufacık bir hakkın vardır.
Özellikle onun nurlu
ve neşeli bahçesinden
çıkan ve yansıyan bin bir rengi
seni de aydınlatmalıdır...
İoannis Bozikis
Bir Afet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Yazık Oldu Artin Bey'e
Yazık oldu
Artin Bey'e,
uzanıp yatmış
sessiz,sedasız
yeşil gecede.
Tuhaftır hikayesi,
anlatamam sizlere.
Kaldırımda serilmiş
ay ışığına karşı.
Öyle ölürdü Artin Garibyan
her akşam dokuz sularında,
Abidei Hürriyet caddesinde.
Yine düşmüş,dağılmış
Ermeni Artin.
En son düşüşü
olmalıymış zavallının
o Nisan ayı'nın
yirmisekizinde.
Yalnız Kısır ağlardı
başının üstünde
ve yalardı kömür yüzünü,
yıldızların pırıltılı
ağırlığı altında.
Yaşamak
zordu
Arto Garibyan
şu açlar dünyasında.
Hangi kapıyı çaldınsa,
ürpetirdi geceleri
iyimserliğin ve yoksulluğun.
Yarın öleceğim derdin hep
ve korkuturdun beni
kusturucu sarhoşluğunla.
Bindokuzyüzyetmişiki değilse,
bindokuzyüzyetmişüç,
Şubat değilse Nisan,
Salı değilse Cuma
ve hep öyle ölürdün
şu açlar dünyasında.
Bir türlü
çıkmıyorsun aklımdan.
Ölünecekse sarhoş ölünmeli derdin
küstahça yaşamaktansa.
Ve benimsedin ölümü
gökyüzünün aydınlığına
uzanmak için.
En son düşüşündü
o Nisan ayı'nın
yirmisekizinde.
Ağlardı Kısır yapayalnız
başının üstünde.
Ve bakardın bir türlü uyanmayan
Abidei Hürriyet caddesine
ve bakardın kaldırımlardan bize
tebeşir, yenik, yorgun gözlerinle.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Bu şiir, 14.08.2020 tarihinde Edebiyatla com sitesinde günün şiiri seçilmiştir.
Tavşanı kovalamadığım için
onu yemeye de hakkım hiç yoktur.
Yardım edin, kurnaz ve hayırsızın biri onu yemesin!!!
Doymaz Hiç
Gözü mala doymayı
bilmez boş insan,
her zaman
daha da fazlasını istiyorsun.
Hiç basit, önemsiz
ve küçük şeyleri benimsemedin.
Onlara uzlaşmanın
yollarını dahi öğrenemedin.
Daima her şeyin bütününü
eksiksiz olarak arıyorsun
ve imkânsıza doğru
durmaksızın yürüyorsun.
Hep af diliyorsun
ve yine de
aynı hataları yapıyorsun.
Ruhu doymaz hiç,
şu uçtuğun
yükseklerden in.
Her an ile ve her zamanla
bağdaşmaya bak,
güneşin ışınlarıyla yetin.
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Tanrım, kızma, gücenme.
Bu canavarları sen yaratmadın mı?
Şimdi hakarete boyun eğ!
Barışın beş önemli düşmanı içimizdedir ; haset, öfke, hırs, kibir ve açgözlülük. Bunlar ortadan kaldırılsaydı sarsılmaz ve yıkılmaz bir sürekli barış içinde mutlu olurduk.
Francesco Petrarca
M.S. 1304-1374
Zamanı Gelecek
Sarhoş ve kudurmuş,
günahkâr, içe dönük devlet,
en beklenmedik anlarda
Yüce Hakkın zamanı gelecek!
Şiddetle ve kanla yönetilen
lanet olası beyni oyuk devlet!
Ah, seni hangi kader ve kıyamet bekliyor!
Seni nasıl korkunç bir uçurum gözetliyor!...
Sezar'in hakkı adına
halkları çiğneyerek yükselen
ve nefretlerle sulanan haydut devlet!
Hangi halkı ezdiysen,
hangi milleti ve ırkı sömürdüysen
sana gürleyen sözlerle küfrediyor!...
Hangi yeri yıktıysan,
hangi toprağı yaktıysan
lanetler yankılanıyor,
lanetler filizleniyor!...
Ey kendini beğenmiş
ve zulmün diliyle
konuşan benbenci kör devlet!
Eninde sonunda
senden sonsuza uzayan
hiçbir şey kalmayacak elbet!...
Ey şeytanlaştırılmış,
yeryüzünün her köşesini
kendine mal eden
ve sinsizce kana bulayan,
yalancı duygusuz!
Gün gelir, an gelir
yalnız düşersin,
yangınlarda yığılır,
yanar kül olur gidersin!...
Ah, aklını yitirmiş
ve sırtını yalnız silah gücüne dayamış
istilâcı, zalim, ölçüsüz devlet!
Pek yakınlarda
senin de vaktin gelecek!...
Düşmanların için kazdığın
o dipsiz çukurlarda
en başta kendin düşeceksin.
Korkunç ve kanlı geçmişinle
haketiğin o yangın sesi lanetlerin içinde yanıp,
derin derin diplerinde gömüleceksin!...
Maalesef tarih hatalarla doludur. Bir çok şey adına düzeltilmez nice hatalar olmuştur. Ne yanlış yaptıysak geldi buldu bizleri. Bundan sonra, her ne yanlış yaparsak ileride yine gelip bulacak bizleri. Kusurlar, en az ve en çok neyi kapsıyorsa benimsenmemeli ve gerektiğinde terkedilmelidir... Hataların tekrarlanmaması için...
Bindokuzyüzaltmışdört
Gündüzünden göçüp gitmişler Yunan'a
Sırtlarında ümitsiz türkülerle,
Parça parça dağılmışlar dört yana
Silinmez ağlamaklı ol gözlerle.
Katar katar çeke çeke gitmişler,
Ne yapmışlar, günâhları ne imiş?
Urum, Yunan diye sürmüşler,
Türk'ün nazarında ulu suç imiş.
Yüzlerine kara yazı yazmışlar
Akar gözler, yaşlar silinmez olmuş.
Ayak ayak menkulleri basmışlar,
Cümle eşya kalmış Devlet'in olmuş.
Düşeni,kalkanı tıkıp sürmüşler
Çocuk, ana, baba esir kuş gibi,
Ne yatarsın gafil uyan demişler
Ulaş, yetiş, yürü bildiğin gibi.
Yüzlerine gam sürüyüp gitmişler,
Kış gününün suyu sayısız akar,
İstanbul dönmez rivayet demişler,
Taş bağrının yaşı bulanık çıkar.
Susmuş bülbül, açmaz olur ol güller
Dokuzaltmışdörtte gözyaşları silerek,
Herkes ağlar, eğri lafı az söyler,
Zalim dünya tahamüller hoş gerek.
Uçmuş kuşlar, efgan etmiş gitmişler,
İstanbul gözlerinde görünmez olmuş,
YANİ der ki yazık kötü etmişler,
Bunca şöhret, bunca hasret yok olmuş.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
İki Millet Dost Olsa
Rûm-vü Türk'ün gülleri
Yılan çıyan içinde,
Kırk yıl gezdim illeri
Cümle âlem kan içinde.
Nedir bu kin tutmamız,
Ne doyduk ne usandık,
On asır yaşamamız
Yine düşmandır kaldık.
Şu bahrın benim dersin
Üç asır senin olur,
Ol savaş verir dersin
Alırdır benim olur.
Bu toprak kimin yurdu
Ne senindir ne benim,
Yatar gör mağrur kurdu
Kül olur çürür dâim.
Sultan'ım insâf vazgeç
Harbetmek neye gerek,
Düşmanlık biter er geç,
Ol barış bize gerek.
İki millet dost olsa
Ben toprağa gül olam,
Hilâl-vü Haç bir olsa
Ben ötüben bülbül olam.
YANİ' den bir nasihat
Savaşı yana bırak,
Barıştır mukadderat
Ne hilâftır, ne ırak.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
(Atina - 2005)
ISBN: 960-630-777-8
Sirkeci Garında
Dokuzyetmişüçte ayrıldım
Akşam vakti gençlik çağında,
Fırat gibi coştum ağladım
Sirkeci garında garında.
Kimi üzgün,kimi bahtiyar
Yatar durur ana bağrında,
Kimi evli barklı ihtiyar
Sirkeci garında garında.
Kimi gelir gider sallana
Binbir derdi vardır başında,
Kimi Firenge,Almana
Sirkeci garında garında.
Çevre yanım hesapsız gençlik
Gidiyorum gurbet yolunda,
Onsekiz yaşım hırslı çelik
Sirkeci garında garında.
Arzusun çektiğim İstanbul
Gezerim tiren hattında,
Cüzdanım boş yoktur para pul
Sirkeci garında garında.
YANİ sallar hoşça mendili
Sıralanmış dostlar yanında,
Onun garip halin görmeli
Sirkeci garında garında.
Bozikis Ioannis (Atina-2005)
ISBN:960-630-777-8
Büyükada -Prinkipos
(Vakt-i zaman Ada-i Kebir)
Prinkipos'un cilvesi
Kalbimi yakar gider,
Cıvıldaşır kuş sesi
Yar sinemi deler.
Kenarında Marmara
Sahilleri bir şehvet,
Dört tepesi kullara
Nazlı serin bir servet.
Ayi Yorgi ve Hristos
Adaların temeli,
Süsü Lonca, Platanos
Nesillerin evveli.
Macari'ye yanaşır
Fenerbahçe ekspresi,
Paytonları kaynaşır
Kıvrım kıvrım hepisi.
Façyo'dan hep yayılır
Çiroz,midye kokusu,
Şarkılarla anılır
Lunapark gazinosu.
Nizam'dan ta Maden'e
Gezsem büyük turunu,
Anlatsam genç aleme
Aşıkların yolunu.
Çamlarda ana sesi
Öz bağrımı yaktırır,
Kırların menekşesi
Geçmişimi andırır.
Dört yanını benzettim
Güllerin has rengine,
Gönlümü hayran ettim
Süslü bahçelerine.
Prinkipos'un öyküsü
Sıkıntılı bir keder,
Kayıptır görüntüsü,
Elbet döner bir seher.
İoannis Bozikis
Bir âfet gibi
(Atina-2012) / Copyright
Bu Şehir
Bu şehir
İstanbul şehridir,
hep ah çeken
dertli bir çiçek,
bu şehir,
bu benim şehrim
bin kök sevdasıdır,
keder yüklü bir gerçek.
Boğazsularında
iki parmak buz
ve martılar çırılçıplak
kanlı subaşlarında.
O boğulmuş Boğaz,
susmuştur,
uykulara dalmıştır
yüzlerce yıl sonra.
O adsız, o garip,
o dallarda yalnız öten bülbül,
bir hançer yarasıdır,
göçüp gitmiş
bir Rum sazıdır
İstanbul'un
ağır boşluğunda.
Bu şehir
İstanbul şehridir,
nazlıdır,
sığmazdır bağrımda.
Bu şehir,
bu benim şehrim
rivayettir
Marmara'nın en zorlu dalgalarında.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Tarlabaşı
Duygusu çok gölgesi az
geçip giden kısa mutlu bir zaman.
Yakın geride Galatasaray ve Dolapdere arasında
eskitilmiş garip yorgun bir mekan.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
Eskimiş anlar çeker beni usulca kendine.
Ötede annemin ve babamın ufkun görülen yüzleri
en gerçek halidir sessiz gerçeğin.
Bilirim sokak diplerindeki
alacakaranlık ve onüç yaşlı
buğulu bulanık gezinen yalnızlıkları.
Ben tekrar ve tekrar peşinden koştuğum yıllara
çelimsiz sırtımı dayadım
ve ıslık ıslık çiğnedim türkülerle.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
Birden bir rüya gibi fırlar tel örgüden
inip çıktığım Ömer Hayyam yokuşu,
zayıf ellerimin ve avuçlarımın misket ve bilye tuttuğu
Kaplan ve Kurdele sokakları,
Çember koşturduğum marazlı viraneler,
seksek taşı oynadığım
dar destansı Serdar Ömer Paşa kaldırımları.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
Dört kırlangıçın uçuşu kadar korunaksız
içimin kırık kanatlı karanlıkları.
Keskin bir öfke ve nefret ile karşılar
geçmiş karanlığın örtüğü
on yaş, dudak dudak dolusu,
günbatımı, ergen nefesli gizli İnci öpmeler.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
Bana ait olandır harap kalmış
Mesut apartmanımın biricik kadersiz şarkısı.
Hilesi bol ve daima aklımda kalan
haksız çarmıha gerilişimiz
ve taşralı göçmenlere kaptırdığımız şanlı geçmisimiz.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
Ahşap eski bir evin penceresinden
sarkarak geçmiş rumluğu hatırlatan
yanık kış hüzünlü bakış
ve daima dudağımı örseleyen
sakız kokulu, uzun çok uzun,
çocuk mavisi kadar acı mevsim hikaye.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
İoannis Bozikis - Bir âfet gibi (Atina-2012) / Copyright
Benim Vatanım İstin Poli'm
Kestiler düz yolumu git git dediler,
Küçük yaşta yaşımı çok incittiler,
Sadık hakkımı hiç helâl etmediler.
Benim vatanım şu doğduğum topraktır.
Kanatlandım köşe köşe hür dolandım,
Bahar oldum nur güneşlere bulandım,
Türlü dertten ol
batılara taşındım.
Benim vatanım şu doğduğum topraktır.
Eser şark rüzgârı hep neşe alırım,
Zaman gelir, gün gelir hoş hatırlarım,
Bülbül olur gazel döker dert ağlarım.
Benim vatanım şu doğduğum topraktır.
Aradım aslımı, gözlerim nem doldu,
Nereye gittiysem maksadım soldu,
Günler geçti, yaşım ellisekiz oldu.
Benim vatanım şu doğduğum topraktır.
Geride kalan sevgili yerim yuvam,
Mezar içindeki bir annem ve babam,
Gariptir gurbetim çok uzadı aram.
Benim vatanım şu doğduğum topraktır.
Ey çocukluğumun tüm aziz dostları,
Çileye bıraktığım has gül anları,
Bağırır özümü buz Boğaz suları.
Benim vatanım şu doğduğum topraktır.
İoannis Bozikis
Bir Afet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Gel
Gör
Gel gör
iki bin yılın fırtınasını,
yanıp sönen bir pırıltı,
kömür kırıntıları arasında
unutulmuş bir düş,
uykuları hayın, kayıp
fukara ve düşκün.
Gel gör
iki bin yılın gece ölümlerini,
dört duvar arasında
puslu ve soluk,
toprağa çekilmiş
bir kenar çiçeği,
karanlıkta suskun,
uzun bir yokluk.
Gel gör
iki kıtanın
ve üç denizin
bir önceki çocuklarını,
kinsiz bir rüzgâr,
bir o yana, bir bu yana
sonsuz bir hudut,
dünyaları dar,
gözleri yeşil umut.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Suyun İlahisi
Mucizevidir,
yer kabuğunun derinliklerinden
fışkırarak sızan
ve her zaman
düzenli bir ruh sevinci olarak
şırıl şırıl hareket eden
canlı su sesi.
Mucizevidir,
yüzlerce gaganın
cıvıldamalarıyla içen
ve her yudumdan sonra
başını kaldırıp,
cennetin dolgunluğuna
teşekkür eden
harika kuş.
Mucizevidir,
damlaların açık
ve engin hafızasına
tırnak, pençe
ve keder izlerini illeten,
burun delikleri kurumuş
hayvan sürüsü.
Mucizevidir,
köklerin ateşli
ve ıslak tazeliğini
gururla
yer yüzeyine çeken
ağaç, buğday başağı
ve yonca.
Ve olağanüstüdür,
mucizevidir,
yarına ait içme suyunun
binbir ağlamaklı suçlamalarını,
şaşkınlıkla ve sabırla dinleyen,
su kaynağı gözlü,
tedirgin ve sessiz çocuk.
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Tanrılar kimin hakkına hizmet ediyor?
Benim hakkıma mı, senin hakkına mı?
İkimizi de cezalandırdıklarına göre!
Hayat
Ey isyankâr hayat!
Beni emziren,
beni severek besleyen,
beni büyüten.
Beni öldüren
ve dirilten.
Beni hem zengin eden
hem de fakirleştiren.
Beni meşhur eden
ve göklere yükselten.
Yükseklerden alçaklara
kolayca indiren
ve küçülten.
Düşerken beni toplayıp kucaklayan
ve bağrına basan.
Beni sevindiren, güldüren
ve aynı anda ağlatan.
İnanılmaz zamanlarda
beni reddeden.
Seni sevdiğim kadar
beni seven,
nefret ettiğim kadar
benden ölesiye nefret eden.
Ve sessini benim uğruma
yitiren ve kurutan
ama bu dünyadan beni daima
uzaklaştıran ve kovduran.
Güzel hayat!
Bir şans eseri olarak
yaşadığım biricik ebediyetimde
beni çok incittin...
İnsafsızca canımı bolca acıttın
ve bana sayılmaz çarmıhlar yüklettin.
Dilediğin gibi,
beni uzun uzun üzdün,
ezdin ve tükettin.
Sonunda, sende
bende bıraktığın yaralarla
benim gibi yoruldun, tükendin
ve yok oldun,
öyle garip, öyle bahanesiz
ve ağıtsız.
Benim gibi sessiz, sedasız,
tarafsız, ilgisiz,
öyle kayıtsız ve şartsız.
İoannis Bozikis
Bir Afet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Bu şiir, 31.05.2021 tarihinde Edebiyatla com sitesinde günün şiiri seçilmiştir.
Nereye Gidiyorum
Ubi Sum Ego Vado
(Boşluğun otuzikinci nefesi)
« Yolumu yitirdim.
Gerçekten neyle karşılaşacağımı
ve beni neyin beklediğini
bilmiyorum » diyor
bunca yüzyılın Tanrı'sı.
« Yanlış yola girmek de var,
hatta ölmek de var
bu işin içinde
karanlık boşlukların
üstüne düşerek...
Geri dönüş var mı
yok mu?
Onu da bilemiyorum.
Her şeyi bırakıp
ölmek de var »
diye devam ediyor Tanrı.
« Şüpheli ve şeytani bir el
beni bilinmeyen
yollara doğru çekiyor.
Boşuna uğraşıp didiniyorum,
acılarıma direniyorum,
velhasıl işkence çekiyorum.
Boşluklara düşse de
düşüncemin güvensizliği,
o lanetli elin talebine
boyun eğmiyor.
Umudun ve sabrın
vakti olmayan ufuklarından
ilahi hakkımı iddia etmek için
bütün gücümle
tanrısal kanatlarımı açıyorum.
Taşlaşmış olsam bile,
hiç değişmeden var olabilmek için.
Evet, yıldan yıla soluyan,
karanlıklara doğru koşan,
toprak kayması
ve kaoslar içinde kaybolan,
hareketsiz ve irinli zamanlarda,
daracık da olsa
bir çıkış yolu bulmak için...»
Yunan dilinde yazılmış,
Boşluğun Nefesi adlı kitabımdan
Türk diline çevirilmiş bir alıntıdır.
ISBN :960-87647-3-4
İoannis Bozikis
Atina ( Yunanistan) -2003
Bu şiir, 08.11.2021 tarihinde Edebiyatla com sitesinde günün şiiri seçilmiştir.
Değişmez Çirkinlik
(M.S. 2022)
Güneş şimdi kan kusuyor,
ışık şimdi boğuluyor,
serbest ses şimdi yaralanıyor...
Umut gizleniyor, kayboluyor, kesiliyor,
özgürlük mahvoluyor, çarmıha çivileniyor,
güçsüzlük hezimete uğruyor,
yoksulluk ve yetimlik çoğalıyor, yığılıyor
zenginlik daha da güçleniyor...
Savunmasız çocuklar,
şiddete maruz kalan kadınlar,
insan ticareti mağdurları
korunmak yerine
sık sık damgalanıyor,
cezalandırılıyor...
Savaş çılgınlığı kuduruyor,
hayatın geleceğini tehdit ediyor...
Mültecilik yoğunlaşıyor,
siyasete ve ayrımcılıklara alet ediliyor...
Kendi hatalarından hiç ibret almayan
aklını yitirmiş yüce insanoğlu ise,
yaşlı ve yorgun bir kuş gibi
aynı acıklı ve değişmez çirkin olayları,
tarihi maceraları ve girişimleri
tekrardan yaşamaya başlıyor...
Şunlar ki Benim Diyen
Çoğuları geldiler
İpeklerle kürklerle,
Dağıldılar gittiler
Yensiz gömleklerle.
Vara yoğa baktılar
Günahları çoktur çok,
Toprağa karıştılar,
Külleri yoktur yok.
Şunlar ki benim diyen
Gör n'oldu tenleri,
Altını pek çok seven
Savruldu hazneleri.
Canlarından bezdiler
Felek yanılmış olur,
Bin bir derde düştüler,
Ölüm övünür durur.
Her neyi yaptılarsa
Cabaları boştur boş,
Hayli kazandılarsa,
Varislere hoştur hoş.
YANİ der ki şunu bil
Vaktin harcama yana,
Hepisin ölümlü bil,
Derman olmazdır sana.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Susmak ve Yaşamak
Susmak, yaşamak kadar bedelsiz
kıymet borsasında.
Bir bedeli olmalıdır
susmanın, yaşamanın.
Nasıl hesaplanır
bir ömrün karşılığı
borsa oyunlarında?
Anlarmısın yaşamanın değerini?
Ölüm döşeğinde bile yüz vermez,
değerinden düşmez.
Ne satılır, ne de satın alınır.
Değerlenir eskidikçe.
Ölüme bir saniye kala,
altın çağını yaşar hayat.
Çare düşünsün borsa bilicileri,
yaşamla pazar olunmaz.
Susmak, yaşamak öyle garip, öyle derin, öyle içten,
borsa uzmanlarına mahsus değil.
Ses geçirmez bir örtü gibi...
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Taş Taş
Gölün, temiz
ve ak sularına
bir taş attım.
Taş dibe varmadan
kaybolup gitti.
İki taş attım,
yine kayboldular.
Günlerce oturup,
hep durmadan taş attım.
En sonunda,
göl kayboldu gitti.
İoannis Bozikis
Kırık Heceler
(Atina-2005)
ISBN: 960-630-777-8
Metal Yokluk
Kaybedilecek
hiç bir şeyim yok
ama kazanılacak da
hiç bir şeyim,
asgar, kıymetsiz
bir "o " harfinin merkezinde,
evrenden evrene
başı boş dolanan
pâyidar bir tozun
ve yaşanabilir
bir kimyasal molekülün
ve atom parçasının
kralı olduğumdan beri...
Kaybedilecek
hiç bir şeyim yok,
kuşların gagalarından
Tanrı tarafından
hile ile çalınan
hakir bir ekmek kırıntısı
ve Azrail tarafından
zorla ve inatla koparılan
kifâyetsiz bir nefes
olduğumdan beri...
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Olma Gücü
Taş ve çimen arasında,
Arınık çiy damlası.
Beyaz ve siyah arasında,
Bulanık ve donuk ışık.
Dört duvar arasında,
Daraltılmış ölü izleri.
Gerçek ve rüya arasında,
Oransız yaşama tutkusu.
Mutlak ile kesin arasında,
Narin ve manevi dolgunluk.
Yaşam ve ölüm arasında,
Asla açılmayan kitap.
Akıl ve kalp arasında,
Tanrı, yumuşak bir çocuk kahkahası.
Tanrı ve yedinci his arasında,
Çılgın sözler, seğiren göz kapakları.
Solucan ve kozası arasında,
Şair, yükselen bin kök gücü.
BOZIKIS IOANNIS
Bilge Gülmeleri adlı
ve fransız dilinde yazılmış şiir kitabımdan
alınmış rasgele bir şiir çevirisi.
Rires des sages ( Atina -2004)
ISBN : 960-630-040-4
Bu şiir, 06.01.2021 tarihinde Edebiyatla com sitesinde günün şiiri seçilmiştir.
Ben
Kimim
Güzel kalbim, ben kimim?
Milyarlarca çeşit molekül arasında
rastgelen bir molekül müyüm?
Sürekli hayattan ve yaşamaktan
memnun olmayan bir yorgunluk mu?
Tükenmekle sabırsızlanan
soyut bir vertigo mu?
Kalamadık yüzeyde
izini kaybetmiş abes bir renk mi?
Odalarda sıkışıp kalmış perişan bir anı mı?
Yeni bildirilere ve kararlara kadar
yaşamaya mahkûm olan tehditkâr bir tutsak mı?
Ters çevirilmiş, kilitli ve silinecek görünür gibi
bilemediğimiz bir dilde okunan bir soru işareti mi?
Korkularla çırpınarak gidip gelen,
şüpheli ve vehametli ölümlerin
her bir saniyedeki namütenahi tekrarı mı?
Ya da yokluğa savrulmuş
ve mütemadiyen sahibine dönüşür
gezegen bir bir kül müyüm?
Şans oyununun netameli dipsiz kuyuları
ve Boşluk Nefesi'nin gergin yüzü,
en nihayetinde, ben kimim ???
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Örümcek
Yüzü
Ve birden
Tanrı görünüverdi
bir örümcek gibi
oda tavanının
karanlık köşelerinden.
Sımsıkı kapattın
pencerelerini
ve tavanının
ara deliklerini.
Korkuların içinde saklı kalan
kör karanlıklarını da
bir sohbet
sonrasına bıraktın.
Telaşlı geçişinde,
sessizliğin ortasında Tanrı ile
senli benli konuşurken
titreşti beyaz eteğin
ilk titrediği kadar
ve çınladı birden
kulakların iki kere.
O da, köşe başlarından
gözü bağlanmış,
şaşkın bir örümcek yüzü gibi
ateşlere döküldü,
kırbaçlandı
masum ellerinden
ve çatallandı
milat milat sarkan
gizli pençelerinden.
İoannis Bozikis
Bir âfet gibi
(Atina-2012)
Copyright
Her Şeye Rağmen
Kayıp değildir çiçek coşturan toprağımız.
Her alanda kendi kendini yetiştirenlerdendir,
sonsuza kadar geliştirenlerdendir.
Ve her gün emeğimizle inşa edilebilenlerdendir.
Yazılarla donatılmış bir deri parçası gibidir.
Her boyutta gerilebilir, kısaltılabilir
işletilebilir ve de düzeltilebilir.
İçine küçücük bir ufuk ek, güzel şairim.
Bak, ilk şafak erkenden göründü bile.
Açık ve sağlıklı bir gündür bugün.
Samimi ve cömert, paylaşılması için
yaratılmış harika bir gün.
Doğruyu yapmak için seçilmiş
en uygun ve faydalı gün.
İçine küçücük bir ufuk ek, güzel şairim.
Al, şu ekmeklik unun ölçüsünü gerektiği gibi.
Kaynağın saf ve ılık suyunu da dök üstüne.
Tuzu ve mayayı da eklemeyi sakın unutma.
Ruhumuz her sabah oldukça hafif ve esnektir.
Bugün insanoğlunun toprağı yoğurulacak.
Ellerimizin düzenli ve sürekli yardımı ile.
Yepyeni güzel ve güneşli günlere...
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Susmak
ve Yaşamak
Susmak, yaşamak kadar bedelsiz
kıymet borsasında.
Bir bedeli olmalıdır
susmanın, yaşamanın.
Nasıl hesaplanır
bir ömrün karşılığı
borsa oyunlarında?
Anlarmısın yaşamanın değerini?
Ölüm döşeğinde bile yüz vermez,
değerinden düşmez.
Ne satılır, ne de satın alınır.
Değerlenir eskidikçe.
Ölüme bir saniye kala,
altın çağını yaşar hayat.
Çare düşünsün borsa bilicileri,
yaşamla pazar olunmaz.
Susmak, yaşamak öyle garip, öyle derin, öyle içten,
borsa uzmanlarına mahsus değil.
Ses geçirmez bir örtü gibi...
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Hata
Her çiçeğin
taç yaprağında,
her kuşun
tüylü kanatları
altında
ve her çocuksu
gülümsemede,
ufacık
bir şiir yazılıdır.
Eğer,
şiir okunaksız
ve deşifre edilmesi
imkânsız ise,
ne çiçek,
ne kuş,
ne de çocuk
bu alışılmadık
durumdan
sorunludurlar.
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Şimdi, her şey iyi ve kutsanmış bir şekilde
çok düzgün bir yola girdiğine göre,
bundan böyle yalnız tanrıların kıskançlığına
dikkat etmek gerekir.
Farkındalık
Nasıl bağıracağımı bilemediğimden,
susuyorum,
susuyorum
ve hep susuyorun.
Eninde sonunda, boyun eğiyorum...
Koşmayı bilemediğimden,
yürüyorum,
yürüyorum
ve hep yürüyorum
Eninde sonunda, herkesten bir hayli geri kalıyorum...
Paçayı kurtarmanın yollarını bilemediğimden,
tuzağa düşüyorum,
tuzağa düşüyorum
ve hep tuzağa düşüyorum.
Eninde sonunda boş belâlara dolanıyorum...
Unutmayı bilemediğimden,
hatırlıyorum,
hatırlıyorum
ve hep hatırlıyorum.
Eninde sonunda, üzülüyorum ve de hastalanıyorum...
İyi şiir yazmasını bilemediğimden,
Yazıyorum, siliyorum ve de karalıyorum
Yazıyorum, siliyorum ve de karalıyorum
ve hep yazıyorum, siliyorum ve de karalıyorum.
Eninde sonunda, yazdığımın hemen hepsini yırtıp atıyorum...
Ölmeyi bilemediğimden,
Yaşıyorum,
yaşıyorum
ve hep yaşıyorum.
Enininde sonunda, boğuluyorum
ve d'aklımı yitiriyorum...
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Yüzyıl Gibi
Bu dünyaya geldim
Allah bilir niye,
Kör oldum görmedim
Yalan duya diye.
Elli gelmiş gider
Esen bir yel gibi,
Canım uçar tezer
Soluk bir gül gibi.
Düşle ömrüm bitti,
Bilmez oldum beni,
Evren döndü gitti,
Çok ağlattı beni.
Eren oldum yazdım
Dilim âşık cevher,
İsa oldum çıktım
Göğe bir münevver.
İçtim her bilgiyi
İçi çeşme zehir,
Yeldim bu dünyayı
Dışı çirkin tefsir.
Zaman büktü bellim
Her şey bir gün gider,
Olan olmuş derim
Yüz yıl gibi geçer.
Yarın bırak fâni
Şeytan olsun lânet,
Belki ölür YANİ,
Belki ölmez elbet.
Bozikis Ioannis (Atina-2005)
ISBN:960-630-777-8
İyi
Niyetim
Kelimeleri
ve dizeleri
zahmet ve acıyla
işledim.
Onları
gözyaşlarla
hıçkırarak
yarattım.
Maya olarak da
hislerimden
bir parça
kattım.
Şimdi,
oranlarda
ve reçetelerimde
başarısız oldumsa,
beni,
gerektiğinde
iyi niyet
mahkemesi
yargılasın.
Kimbilir,
belki ilerde
adaletin kararı
niyetimi
haklı çıkarır...
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Öyle Kal
Öyle kal!
Ve saçlarına
ve boynuna
gezegen benim.
Diller sürüyorum
güney körfezlerine.
Gezdir zambak dilimi
ayışığının ıslak yosunlarına
ve durgun,karanlık
sessizliğine çek beni.
Yanıyor...
Yanıyor Sonbaharım.
Diller sürüyorum
gövdenin baharında.
İnce parmakların
gümüşsuyu dereleri,
ışığı sızıyor karanlıkların
ve fışkırıyor derinliklerinden çığlıklar.
Öyle kal! Çırılçıplak,
bir gece gibi upuzun.
Öyle kal! Ay batıyor,
birazdan güneş doğacak.
Bozikis Ioannis (Atina-2005)
ISBN:960-630-777-8
Uzat Ellerini
Yumuşaklığın
bir su damlası.
Karadır gözlerindeki
suskunluk.
Ateş dolu
seni düşünmenin tadı.
Gel, seninle
uzak yollara gidelim,
seninle yağmur altında
yürüyelim.
Sana karanlıkları
anlatacağım,
susmuş denizlerden
bahsedeceğim,
yer altındaki karanfil
cehenemleri
göstereceğim.
Aradım seni
yarı gecede
ve sen yoktun.
Gözlerin bakmazdı
korku çiçeklerini,
dudakların, ellerin
öpmezdi, tutmazdı
bu beyaz boşluğu.
Karanlıklar içindeydik
ve bir ölüm ki, sonsuz.
Ağlıyordu görmez gözlerimiz.
Gel saçlarına
bir şiir takayım,
bulurum belki seni
karanlıkta bir yıldız gibi.
Korkma, uzat ellerini.
Bak, yıldızlar
yol göstermiyor.
Çaldı ay ışığının gözlerini
mısralarım
kör kuyularını
ışıklandırmak için.
Uzat ellerini
çaresizliğinin bütün hıncı ile.
Karanlık alınyazımız bu,
ölümlerden beter.
Hadi uzat şu ellerini
dünya ikimiz için
yaratıldı.
Gel, korkma, yaklaş
yağmur izlerimizi
örtmeden.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Seni Sevmek
Sana yaklaşmak,
seni aramak
iki ellim ile,
iki gözüm ile.
Seni kalbimde var etmek,
sana inanmak,
bir tek hece ile,
bir kelime ile.
Seni delice sevmek,
şimdi, şu akşam saatinde
dolgun, ıslak dudaklarına erişmek
yazılmamış, düşünülmemiş
bir mısra ile.
Bozikis Ioannis (Atina-2005)
Bir Boğaz Vakti
ISBN:960-630-777-8
Bir
Şiirle Bekledim Seni
Sönüp dökülür
içinden yıldızlar
bir gece ısıntısı gibi
ve üşütür ötelerde
uzanan ikimizi.
Gelirdim sana
ardımda geceleri bırakarak
ve sabahlara eğilip kalırdım
titrek bir damla gibi.
Dokunurdum bir kuş
titreşimi gibi
sıcak ve ıslak gecelerini
ve ulaşırdım gözlerine
ufuksuz denizlerin ardından.
Senin öpmelerin, senin,
Temmuz mehtaplarının odudur
uykusuz gecelerimde.
Üşütürdü evvel zaman aşklarımızı ötelerde.
Ve saçlarına ve boynuna
akardı parmaklarım ince ince.
Silip götürmedi zaman
ellerimin titrediği anları görmeni
ve yanıbaşımda yemişlerimin zehir tadını
deniz kuyusu gibi içen sen.
Ve sen, çok uzun bir yüzdün
bembeyaz karanlık gecelerinde.
Yıllar ki bir şiirle bekledim seni.
Sende kalbimi biriktirdim
ve yıldızlar uçurdum
bakışlarının kıyısız açıklarına.
Bağladım Temmuzu
sıcak göğüslerine
geceye sayısız yıldızlar dolsun diye
ve bir olduk İstanbul'un saf ve tenha sessizliğinde.
İki dudak arası
bizden ayrı,
ulaşırdım sana
çığlık gibi çoğalarak.
Öperdim seni yağmur yağmur
ilk defa sever gibi.
Yıllar ki dört mısralı
bir şiirle bekledim seni.
Mısralarımın bir yarısı sen
ve öteki yarısı ben.
Ve sen kalbimi zorlıyan
yeşil bir heyecan.
Söküp dökerdin
içimden mısraları,
gece kenarında uzanan
bir ateş çiçeği gibi.
Ve ısıtırdın...
Isıtırdın ötelerde
sevişen ikimizi.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Aşksız
Aşksız,
sığmaz gecelerin
narin fısıltısında,
ışık saçan
vücutlarımızdan
coşkuyla,
hızla koptuk.
Kucakladığımız
esrarengiz rüyalarımızı
tüketmeden,
ansızın,
kaybolur bir bahçe gibi
terk ettik.
Ve hayal gemilerin
hızı ile
zor gündelik hayatların
kucaklarında
yelkenler açtık.
Taşlar gibi
ölçüsüz ve sessiz
olabilmek için.
Evet, bizler...
Hayatın
mutlak yaşayanları.
Başka yaşanacak
hayatları olmayanlar.
Bundan başka
hiçbir sonsuzluk fırsatı
yaşamıyacak olan
yegâne bizler...
İoannis Bozikis
Bir Afet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Bir Gece Yarısı
Ve ben buradaydım, seninle
çıldıracak bir yerde,
simsiyah yanlış bir yerde.
Anlatamam nasıl ıssız, karanlık.
Çaktığım kibritle
saçlarının siyahlığını gördüm
ve korkular geçirdim seninle.
Gizlice, ölürcesine sevişmemiz
geride kalan
kahredilmiş bir acıydı.
Αcemi, çılgın
bir yolculuğun günlüğü gibi.
Ve sonra süren
gök fırtınaları
öylesine kucaklardı bizi,
öpüşlerin dökülürdü dudaklarından
yarılan toprak gibi.
Büsbütün yangındı tül gibi
ölümü yırtan kelimelerin.
Ve beni dört duvar arasında
nefes nefes kemirdin
ve beni kurşuna dizdin,
kahredilmiş çıldıracak bir yerde,
büsbütün yangın,
bir gece yarısı.
Bozikis Ioannis
(Atina-2005)
Bir Boğaz Vakti
ISBN:960-630-777-8
Ey
Dostlar
Ey dostlar sevdiklerim
Tutulduk ele geldik,
Düşmandır bildiklerim
Ayrılmaz oluverdik.
Ben dostu dost bilirdim
Besledim yılan oldu,
Onlar ki güvenirdim
Kötülük nefret doldu.
Hani o şirin sözler
Hesabı eski yeni,
Gör nice kardeş gözler
Bakmazdır seni beni.
Ne dostlar geldi geçti
Hepisi uzun çene,
kimisi kanım içti,
Kimisi doymaz gene.
YANİ'nin gönlü yeğrek
Bir doğru yanar durur,
Yalan dost neye gerek
Sevinmez sırtın vurur.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti-2005
ISBN:960-630-777-8
Az Kaldı
Bahar açtı kış gitti,
Seher yeli nem esti,
Öttü bülbül ud etti,
YANİ güle göz kesti.
Mecnun oldu dolandı,
Fidanına sarıldı.
Feryad etti avlandı,
Dikenine takıldı.
Vurgun oldu ol güle,
Akar gözü biçare.
Kul olmuştur güzele,
Derdine yoktur çare.
Gitti bahar hoş gitti,
Meltem esti yaz oldu.
Pınar sustu gam etti,
Soldu gülü köz oldu.
Döndü karlar yaz çıktı,
Karayeller tel çaldı.
Göller dondan ah çekti,
Elli gitti az kaldı.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
(Atina - 2005)
ISBN: 960-630-777-8
Dinle
Bağrım
Tenhalarda seni gördüm,
Kokun sezdim, çile dolu.
Aşık oldum derde düştüm,
Sende buldum gerek yolu.
Suyun içtim kana kana,
Halim gören Mecnun ola,
Erdim sana yana yana,
Yolun alan hayır ola.
Bülbül oldum, öttüm dalda,
Gönül yıktım geçtim gittim.
Bulut oldum, kaldım dağda,
Üç kitabı suret ettim.
Bu cihanda geldim geleli,
subhan oldum, kılıç saldım,
Yoksullara verdim eli,
Alçaklardan öcüm aldım.
Kamu alem ölüm yanar,
Kaftan devler hüküm sürer.
Nice sultan titrer korkar,
Ebed kalmaz, geri göçer.
Abdal YANİ der sözünü,
Dinle bağrım bir an gelir,
Ecel içer o özünü,
Habersizin dersin verir.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Kaybolsam
Şöyle bir ellerimi
karanlık göklere doğru yükseltsem,
kara toprağa ve gamsız insanoğluna bakan yüzümü,
umut gibi parlayan yıldızlara doğru kaldırsam,
insanlardan ayrılsam
ve çürümüş vücudumu,
toprağın derinliklerinde bıraksam,
bitkiler gibi bütün gecelerimi beklemekle,
gündüzlerimi de güneş ışınlarını
ve gün batışını seyretmekle geçirsem,
saatlarce, günlerce, yıllarca, asırlarca
hep yorulmadan sonsuz gökleri ve evreni
en küçük teferruatına kadar incelesem,
su üstünde yüzen bir yaprak olsam,
hep daha uzaklara,
daha uzaklara gitsem,
şiddetli rüzgârların akımına kapılsam,
kaybolsam, kaybolsam...
Bozikis Ioannis (Atina-2005)
ISBN:960-630-777-8
Öyle Ölür İnsan
Gece soğuktur,
bahar sessiz ve sakin.
Yaşamalı insan
her akşam aynı ufukta.
Bağlandığı dünya
bir kez olsun
değişmeli bir gün.
Sağanak boşanan yağmur
hep aynı yağar,
bin yıllık bir yağmur gibi.
Kaçabilir mi soluk bir ay'dan insan?
Değiştirebilir mi adımlanan yolunu?
Kurtulur mu rüzgârın uğultusundan?
Şüphesiz kopmalı büsbütün yaşamaktan,
bitmeli peşindeki nal sesleri.
Ölmek bir inat olur artık,
ölüm maceraperestleri gibi.
Tükenmez yollara düşer şimdi insan,
ama bir kez olsun
değiştirir gününü.
Kırık bir dal gibi bekler
uzanarak açılan
o öfke ışıltısını.
Ölmek bir inat olur artık insana,
büsbütün kopar yaşamaktan.
Sanki bir direnme,
bir düzensizlik olur yaşama.
Öyle ölür insan.
Uzun, çok uzun,
ölümle alay eder gibi.
IOANNIS BOZIKIS
Bir Boğaz Vakti
Atina - 2005
ISBN: 960-630-777-8
Hafif Toprakta
Ölüm her şeyi karıştırır:
gölgeyi, rüzgârı, sessizliği,
toprağı, tozu ve çimeni
ve en sonunda
her karıştırdığı şeyi
güzel bir düzene koyar.
Tam istihdam yaratan
ve kalplere konuk olan
iddialı, ispatlı, düzenli
ve şairi muvakkatlikten
ve tutarsızlık batağından kurtaran
bir şiir yapıtı gibi.
İoannis Bozikis
Bir Âfet Gibi
(Atina-2012)
Copyright